Önemli bir kültür şehri olan Diyarbakır tarihin her dönemin de büyük uygarlıkların kültürel ve ekonomik faaliyetlerin merkezi olarak kabul edilmiştir. Doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yollarının en önemli kavşak noktalarının üzerinde bulunan Diyarbakır hem İslamiyet öncesi, hem de İslamiyet’ten sonraki dönemlerde önemini kaybetmeyerek günümüzde de özelliğini koruyan bir şehirdir. Tarih boyunca Amida, Amid, Kara-Amid, Diyar-Bekr, Diyarbekir, Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde, Elcezire denilen, Mezopotamya´nın kuzey kısmındadır. Yontma taş ve Mezolitik devirlerde Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşanıldığı, yapılan Arkeolojik araştırmalar ile anlaşılmıştır. Ergani yakınlarındaki Hilar Mağaraları  paleolitik dönemden itibaren yerleşime sahne olmuş , Roma döneminde de M. S 1-5 yy’da yerleşim devam etmiştir. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları mezolitik dönemde yerleşim yeri olarak kullanılmış, Antik dönemde özellikle Hristiyanlığın ilk yıllarında ve Ortaçağ´da da yerleşim özelliğini sürdürmüş ,Anadolu’nun en eski mağara yerleşim yerlerinden biridir.
Anadolu´nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl önceye dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil Dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır. M.Ö. 9.300 yıllarına dayanan geçmişiyle, kent uygarlığının ilk temellerinin atıldığı Çayönü, göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçilen önemli bir tarihsel dönümdür.Diyarbakır´ın Bismil İlçesi yakınlarındaki Üçtepe Höyük´te yapılan kazı çalışmalarında ise Asur Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerine ait tabakalar tespit edilmiştir. Son yıllarda Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmaların ışığında Yakındoğudaki en erken yerleşim yerlerinden birinin günümüzden 12.000 yıl öncesine dayanan Körtiktepe olduğu görülmüştür.
M.Ö 3000 yıllarında Fırat ve Dicle nehirlerinin yukarı kesimlerine yerleşen Subartular (M.Ö3000- 1260) adıyla tanınan Hurriler bölgede hüküm sürmüşlerdir. Hurilerle başlayan iskân hareketi Asurlar (M.Ö 1260-1190), Kumruklar (M.Ö 1190-1116), M.Ö 1116-653 ile M.Ö 653’e kadar Aramibit zamanı, Asurlu ve Urartular arasında el değiştirmiş; Saka-İskit Türklerinin buraya inmesi ve yerleşmesinden sonra Medler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar ve Romalılar arasında bölge sürekli el değiştirmiştir. Ardından M.S 395’te Doğu Roma hâkimiyetinin başladığı bölgede Akhunlar görülmeye başlamıştır. VII. yy’dan sonra Diyarbakır sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Büveyhoğullar ve Mervanoğullarının eline geçmiştir. Bu devletler sayesinde İslamiyet’le tanışan Diyarbakır’da günümüze ulaşan pek çok eser yer almaktadır. Selçuklu ve Artuklu dönemlerine kadar Diyarbakır’da hâkimiyet kuran devlet Mervanoğulları olmuştur. Daha sonra bölge Akkoyunlu ardından da Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. Her dönemde önemli bir kültür ve ticaret merkezi olan Diyarbakır Osmanlı Devrinde en önemli ve en geniş eyaletlerden biri olmuştur. Bu dönemde yapılan eserler günümüzde hala kullanılmaktadır.