Bu dönemde kentte bayındırlık ve kalkınma hareketleri görülmektedir. 12.yüzyılda şehirde hüküm süren Artuklular döneminde Diyarbakır’ın tüccarlarıyla ünlü bir ticaret merkezi olduğunu bilinmektedir. Kentteki halı dokumacılığı ve ticareti ile ipek başta olmak üzere kumaş üretimindeki uzmanlaşma baş göstermektedir. Bunun yanı sıra çevrede bol miktarda bulunan bakırın da ustaca islenerek ticareti yapılan mallar içinde önemli bir yeri olduğunu bilinmektedir. El sanatları ve ticaretin yanı sıra iskân faaliyetleri de görülmektedir. Surların onarımına büyük önem verilmiştir. Dış kaleye yeni burçlar eklenilmiş ve birçok köprü yapımına ağırlık verilmiştir. “Evli beden” ve “Yedikardeş” burçları surlara eklenmiştir. İç kale esaslı bir onarımdan geçirilerek orada bir saray yaptırılmıştır. İç kaledeki Artuklu Sarayının 1210- 1220 yılları arasında yapıldığı yapılan kazılar sonucu öğrenilmektedir. İçkale’de Cezaevi konumundaki binanın kapısındaki kitabe de Artuklu Meliki Salih Mahmud’a aittir. 1198-1199 yılında Mesudiye Medresesi ve 1198 yılında Zinciriye Medresesi eklenmiştir. Silvan Ulu Cami, Çermik Ulu Cami, Eğil Taciyan Cami, Zinciriye Medresesi, Mesudiye Medresesi, Hatuniye Medresesi, İçkale Sarayı, Urfa Kapısı, Malabadi Köprüsü, Haburman Köprüsü, Halilviran Köprüsü, Devegeçidi Köprüsü ve yıkılmış olan Ambarçayı Köprüsü’dür.